Garo Paylan: Afet İmar Fonu Çok Eksik Bir Kanun. Sadece bağış toplamak yeterli değil. Parlamento Yasaları Çıkarmalı
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlanan Afet İmar Fonu Kanun Teklifi’ne ait HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, “Hem depremin yaralarını sarmalıyız, hem de deprem ilanları vererek şehirlerimizi depreme inandırmalıyız. deprem bütçesi yoksa üç ay sonra üç istanbul depremi olduğunda yüzbinlerce vatandaşımızın ölümüyle karşı karşıya kalabiliriz bu nedenle Afet İmar Fonu çok eksik bir yasadır sadece yaraları sarmayı amaçlar Kaynağı çok kısmi olan depremin hem depremin yaralarını sarması hem de şehirlerimizi depreme hazırlaması için yasal düzenlemeler yapmamız gerekiyor. Bunun için sadece fon oluşturmak yeterli değildir. Meclis yasa çıkarmalıdır” dedi.
Garo Paylan, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlanan Afet İmar Fonu kurulmasına ilişkin kanun teklifini değerlendirdi.
Paylan, “Milyonlarca vatandaşımız yüzbinlerce tabut evlerde yaşıyor ve ölmeyi bekliyorlar. TBMM’nin çıkarması gereken yasa, tüm bu binaların re’sen, yani kamu tarafından denetlenmesini sağlamak” tüm vatandaşlarımızı barındırarak tahliye etmek ve halk tarafından restore edilmesi hem İstanbul için gerekli hem de “İzmir, Manisa, Aydın, Bingöl, Hakkari, Erzincan gibi deprem riski taşıyan tüm iller için geçerli bu. Bu itibarla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bir kez daha sorumluluk almaya davet ediyorum” dedi.
Garo Paylan özetle şunları söyledi:
“DEVLETTEN VATANDAŞINI YIKAMAYA BIRAKMAMASI BEKLENİYOR: Büyük bir felaket yaşadık. Bu bahiste iki değerli görevimiz var. Felaketin yaralarını sarmak, depremzedelerin yaralarını sarmak. Parlamento bu iki konuda da sorumluluk almalıdır. Ancak bugün AKP yasa tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunacak. Tasarı, Afet İmar Fonu’nun kurulmasını öneriyor. Afet İmar Fonu böyle bir felaketten sonra ne yapardı? Ancak afetten sonra yani depremden sonra yeniden imar faaliyetleri yapardı. Bir doktora giderseniz, doktordan önce ne beklersiniz? Sizi hastalıklardan korumasını bekliyorsunuz. Ölmeni, kanser olmanı, kalp krizi geçirmeni engellemesini istiyorsun. Öldükten sonra doktora ihtiyacınız yok. Geri kalanların da ihtiyaçları var elbette ama esas olan şefkatli tıp. Bir devletten esas olan ve beklenen vatandaşlarını enkaz altında bırakmamasıdır. Tabutlar konutlarda yaşamalarına izin vermiyor. Depreme inanan evlerde, depreme inanan şehirlerde yaşatmaktır. Tedbir almaktan bahsediyoruz.
50 BİN KİŞİ ÖLDÜ, ‘KADER PLANI’ DİYORLAR: Ama ne diyorlar? ‘Kader planı’ diyorlar, ‘kader’ diyorlar, ‘kader’ diyorlar. 50 bin kişi öldü, ‘Allah rahmet eylesin’ diyorlar. Şimdi ‘Afet İmar Fonu’nu kurduk, kuracağız’. Peki İstanbul’u deprem bekliyor, İzmir’i deprem bekliyor. Aydın, Manisa, Bingöl, Hakkari deprem bekliyor. Bu şehir ne olacak? Bu şehirler depreme nasıl hazırlanacak? Bunların bir anlamı var mı? Ne yazık ki değil. Bu bakımdan bir ülke yaşadıklarımızdan ders çıkarmalı ve bunun bir daha yaşanmaması için önlemler almalıdır.
TBMM ŞİMDİ SORUMLULUĞU ALMAK ZORUNDADIR: Bunu 1999 deprem bölgesinde bulunmuş bir arkadaşınız olarak söylüyorum. 99 depreminden sonra 1-2 ay herkes ‘Bir daha depremden kimsenin ölmemesi için ne gerekiyorsa yapalım’ dedi. Genç arkadaşlarımıza söylüyorum; Ama 2-3 ay sonra her şey unutuldu. Vatandaşlarımız tabut evlerde yaşamaya devam ettiler. O dönemin TBMM’si gerekli tedbirleri almadı ve o dönemden sonra gelen AKP iktidarı 22 yıl gerekli tedbirleri almadığı için vatandaşlarımız öldü. Şimdi, sarsıntıdan bu yana burada sıcak bir ay oldu. Parlamento artık sorumluluk almalı, gerekli yasaları çıkarmalı ve gerekli kaynakları ortaya çıkarmalıdır.
YİNE AFET İMAR FONU, ÇOK BİR HUKUK EKSİKLİĞİ. BİR SALLAMA BÜTÇESİ YAPMALIYIZ: Sarsıntı bütçesi çıkararak hem depremin yaralarını sarmalıyız hem de şehirlerimizi sarsıntılara inandırmalıyız. Aksi halde üç ay sonra, üç yıl sonra İstanbul depremi olduğunda yüzbinlerce vatandaşımızın ölümüyle karşı karşıya kalabiliriz. Bu nedenle Afet İmar Fonu çok eksik bir yasadır. Sadece çok kısmi bir kaynakla depremin yaralarını iyileştirmeyi amaçlıyor. Bu nedenle depremin yaralarını sarmamız ve şehirlerimizi depreme hazırlayacak yasal düzenlemeleri yapmamız gerekiyor.
FON KURMAK DEĞİL, KANUN YAPMAKTIR: Bunun için sadece bağış toplamak yeterli değil. Meclis kanun çıkarmalıdır. İstanbul bir sarsıntı bekliyor. Avcılar, Bakırköy, Tuzla, Ümraniye ve Pendik’te binlerce, milyonlarca vatandaşımız yaşıyor. İstanbul’da 18 milyon insanın büyük çoğunluğu çürümüş binalarda yaşıyor. Bu binalarda rastgele bir inceleme yapılmamıştır. Yapılması gereken uygulama kuralı aranmaksızın, yani malikin uygulama kuralı aranmaksızın o binaların devlet tarafından denetlenmesidir. Sarsıntıya karşı dayanıklı olduğu düşünülen binaların tahliyesidir. Binaların yenilenmesidir, yenileme sürecinde vatandaşlarımıza baro garantisi olan kira desteğinin sağlanmasıdır. Bunun için bir yasaya ihtiyacım var.
DEPREM OLMADAN VATANDAŞLARIMIZI BU DURUMLARDAN KURTARMALIYIZ: İstanbul’da çürümüş evlerde iki tip vatandaş yaşıyor. Bir, çok fakir sahipler yaşıyor. Evini dönüştüremeyen hemşerilerimiz var. Mecbur oldukları için bu tabut evlerde yaşıyorlar. İkincisi, o çürümüş binalardan zengin vatandaşlar çıktı, dayanıklı evlerde oturuyorlar ama o çürümüş binaları kapladılar, boyadılar, cilaladılar ve diğer dar gelirli vatandaşlara kiraladılar. İstanbul’da yüzbinlerce tabut ev var. Milyonlarca vatandaşımız bu yüzbinlerce tabut meskende yaşamakta ve ölmeyi beklemektedir. TBMM’nin çıkarması gereken yasa, tüm bu binaların kamu tarafından denetlenmesini sağlamak, tüm vatandaşlarımıza barınak sağlayarak bunları boşaltmak ve kamu tarafından restore etmektir. Bu hem İstanbul için hem de İzmir, Manisa, Aydın, Bingöl, Hakkari, Erzincan gibi deprem riski taşıyan tüm iller için gereklidir. Bu itibarla Meclis’i bir kez daha sorumluluk almaya davet ediyorum. Elbette bu tür bir afet fonuna ihtiyaç var, örneğin bir afet sonrası yaraları sarmak için fonlardan vazgeçmek gibi ama asıl olan koruyucu hekimlik yapmak. Bir afet olmadan vatandaşlarımızı o tabut evlerden kurtarmamız lazım.
İSTANBUL DEPREMİNİN MEVCUT MALİYETİ 1 MİLYAR DOLAR: AKP her şeye para gözüyle bakıyor, onlara şunu söyleyeceğim. Bir felaketten önce harekete geçmek, bir felaketten sonra harekete geçmekten 10 kat daha az maliyetlidir. AKP’liler paradan anladığınız gibi bu depremin 100 milyar doları var, 10 milyar doları harcamış olsaydık Hatay, Maraş, Adıyaman ve diğer tüm illeri depreme dayanıklı hale getirebilirdik. Şimdi İstanbul’daki depremin maliyeti ne olacak? 1 trilyon dolar olacak. Şimdi İstanbul’a 100 milyar dolar harcasak İstanbul’u, İzmir’i, Bingöl’ü, Hakkari’yi depremden güvenli hale getirebilir, daha da önemlisi yüzbinlerce vatandaşımızın hayatını kurtarabiliriz.
İSTANBUL’DA YAŞANACAK DEPREM TÜRKİYE’Yİ EZECEK: iddia ediyorum; İstanbul depremi Türk ekonomisini çökertecek. İstanbul Türkiye’nin kalbidir. Bir kişi kolu kırıldığında büyük bir acı yaşar ama sonrasında hayatına tekrar devam edebilir. Bir insanın kolunu keserseniz hayatına devam edebilir ama bir insanın kalbi durursa o insan ölür. İstanbul’da bir deprem Türkiye’yi yerle bir eder. Bu açıdan İstanbul, İzmir, Manisa, Aydın ve deprem bekleyen tüm illerimizi garanti altına alacak bir yasayı çıkarmalı, bütçelerini sağlamalıyız. Yeniden Felaket İmar Fonu gibi sığ gözlerle ülkemiz sarsıntılara inandırılamaz.”